top of page
Ara

TÜRKİYE VE KATAR İLİŞKİLERİ

EBRU KAİN


Katar; Arap Yarımadası’nın doğusunda bulunan bir Basra Körfezi ülkesidir. Uzun yıllar bölge aşiret beylerinin emri altında yönetilmiştir. Ülkede fiilî Türk egemenliği ilk olarak 1852'de, daha sonra ve kesin olarak 1871'de Muhammed el-Sani'nin daveti üzerine başlamıştır. Katar'ın bugünkü başkenti Doha (Kal'atü't-Türk adı verilen kale) ve yine bugün ABD üssünün bulunduğu el-Obeid'e yerleşen Türk birlikleri 1913'e kadar kaldılar.

2000’li yıllarda önceki dönemlere kıyasla Türk dış politikasının Ortadoğu yaklaşımının değişmeye başlaması, Türkiye’nin bölge ülkeleriyle etkileşiminin artmasını sağlamıştır. Ortadoğu coğrafyası genelinde bu yeni dönemle birlikte en fazla ilişki kurulan ülke ise Katar olmuştur. Bu noktada Arap Baharı süreciyle bölgesel anlamda dış politikaların uyumluluk arz etmesi, iki ülke arasında artan ilişkilerin temel sebebi olarak gösterilirken, bu uyumluluk sonraki süreçte askerî ve ekonomik ilişkilerle enerji alanlarında da kendini göstermiştir. Türkiye ile olan ilişkileri 2000’li yıllar sonrasında artan Katar, Türkiye ile aynı paralelde politikalar izleyerek ilişkilerini günden güne güçlendirmiştir. Bu noktada küçük ama çok önemli bir ülke olan Katar’ın Türkiye ile olan ilişkilerinin gittikçe artan bir ivmeyle yükselmesinin; bir tercih mi yoksa zorunluluk mu olduğu sorusu karşımıza çıkmaktadır.


Katar’ın yüz ölçümü olarak diğer ülkelerden oldukça küçük bir ülke olmasına rağmen, Orta Doğu’da krizler meydana geldiğinde Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan gibi bölge güçlerinin yanı sıra etkili olan bir aktör olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle son yıllarda Basra Körfezinde İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Irak ile komşu olan Katar, körfezde önemli bir politika belirleyici olmuştur. Katar 1971 yılından İngiltere sömürgesinden kurtularak bağımsızlığını ilan ettiğinden dolayı, bu yıllardan önce karşılıklı anlaşma yada protokoller mevcut değildir. Soğuk savaşın sona ermesinden sonra Türkiye Ortadoğu'ya açılmaya başlamıştır. Belirlenen politika Irak ve Suriye arasındaki problemlerden dolayı başarılı olamamıştır. 1990 yılından itibaren PKK terör örgütünün varlığı nedeniyle Körfez ülkeleriyle karşılıklı politika tam anlamıyla izlenememiştir. Fakat 2000'li yıllardan itibaren Türkiye, bölge istikrarını sağlamak amacıyla, atmış olduğu adımlar sayesinde Ortadoğu'ya ve Körfez ülkelerine yaklaşmaya başlamış, ikili münasebetler hususunda ciddi yol almıştır.

Ortadoğu’nun iç dinamikleri hem çok ciddi zıtlıkları, hem de çok büyük avantajları ve tehditleri içermektedir. Bu zıtlık, avantaj ve tehditlerin etkin bir şekilde bölge ülkeleri tarafından yönetilmesi gerçekleştirilirse yaşadığımız yüzyıla damgasını vurabilecek ve güç merkezi olabilecek bir coğrafyadır. Ayrıca “Orantılı risk, karşılıklı bağımlılık” prensibi üzerine kurulu dış politikadan vazgeçilip daha aktif işbirliklerinin ve projelerin hayata geçirilmeye çalışıldığı bir coğrafya konumuna da gelmektedir. Bu coğrafyada yükselen bir değer olan Türkiye ve ekonomik olarak ciddi potansiyeli olan Katar birlikte hareket etmeye ya da birlikte projeler hayata geçirmeye çalışmaktadır.


TÜRKİYE-KATAR İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİ:

1939'dan bu yana açık denizlerinde petrolün ve ardından doğalgazın varlığını keşfeden Katar, bugün dünyanın bilinen en büyük üçüncü doğalgaz rezervine sahip. Qatargas, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz şirketi. Buradan gelen yüksek gelirle Katar, 1990'larda uluslararası piyasaya açılımını hızlandırdı. Türkiye de yatırım yaptığı ülkelerden biriydi.

İlk olarak Ankara'da 03 Haziran 1985 'de Katar ile Türkiye Cumhuriyeti arasında “ Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Kültürel İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. 20 Mayıs 1991'de “Türkiye-Katar Ekonomik ve Teknik İşbirliği Karma Komisyonu Birinci Dönem Toplantı Tutanağı” imzalanmıştır. Bu toplantıda ticaret, bankacılık, ulaşım, haberleşme ve tarım hususları üzerinde durulmuştur. 25 Aralık 2001 yılında Türkiye – Katar arasında Ankara'da “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Katar Devleti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma” imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Türkiye-Katar akit taraflar olarak sermaye ve teknoloji akışını sağlayarak yatırımcılar için istikrarlı bir ortam hazırlanması sağlanmıştır. Ticari anlamda iki ülke arasındaki yatırımlara ciddi ivme kazandıran ilk anlaşma olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2002'de iki ülkenin dış ticaret hacmi 26,23 milyon dolardı. 2005'te bu tutar hızla artarak 132 milyon doların üzerine çıktı. 2011'de ise 669 milyon dolar oldu.


Çok eski dönemlerden beri var olan Osmanlı ile Katar ilişkilerinin devam ettirildiği dönem olarak karşımıza Türkiye–Katar ilişkileri çıkmaktadır. Bu ilişkilerin siyasi, kültürel, diplomatik boyutları olduğu gibi bir de ekonomik ve ticari boyutu bulunmaktadır. Özellikle yakın dönemde giderek güçlenen ekonomik ve ticari ilişkiler, iki ülkenin devlet başkanlarının ikili temaslarıyla giderek güçlenmektedir. Karşılıklı jestlerin de yapıldığı ekonomik ve ticari ilişkiler boyutunda kısa ve uzun vadeli projeler de bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti ile Katar Emirliği arasındaki ikili ticari hacmin giderek büyümesinde hem söz konusu iki ülkenin birbirlerine olan yakınlıkları hem de tarihi süreçten gelen bağlar ve bu iki ülkeye ait ekonomik yapıların ihtiyaçları hesaba katılmalıdır. Karşılıklı ithalat ve ihracatın giderek arttığı bir sürece giren iki ülke ileriye dönük planlarında ithalatlarını ve ihracatlarını artırmayı planlamaktadırlar.


TÜRKİYE-KATAR İLİŞKİLERİNDE EKONOMİ FAKTÖRÜ:

Türk dış politikasında ekonominin önemli belirleyicilerden biri olduğunu söylemek mümkündür. Cumhuriyet tarihi boyunca iktidara gelen hemen her hükümet ekonomik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmış ya da ekonomik fırsatları değerlendirmek için girişimlerde bulunmuştur. Türkiye’nin ekonomik kalkınma/ gelişmişlik düzeyini arttırmak istemesi dış politikada ekonomi faktörünün ön plana çıkmasına neden olmuştur. 19. ve 20. yüzyıllarda büyük ekonomik sarsıntıların siyaset üzerinde doğrudan sonuçlar doğurması, hükümetlerin ekonomi ve kalkınma öncelikli programlara yönelmesine sebep olmuştur.


Türkiye ile Katar arasında 1 milyar doları aşacak bir dış ticaret potansiyeli söz konusudur. Katar, Türkiye’nin doğalgaz ithalatında arz güvenliğini sağlamak açısından da önemli bir ülkedir. Ayrıca Katar, sahip olduğu finansal servetin büyüklüğüyle Türkiye için çok önemli bir yabancı doğrudan yatırım kaynağıdır. Türkiye ekonomisi için de önem arz etmektedir.


2018’in yaz aylarında Türkiye ile ABD arasındaki siyasi ilişkilerin gerilmesi sonucu ABD’nin Türkiye’ye yaptırım kararı almasının ardından Türk lirasında ciddi değer kaybının ortaya çıkması ile başlayan ve ülke ekonomisine olumsuz yansıyan bir süreçte Katar tarafından Türkiye’ye ekonomik destek sağlanmıştır. Bu ortamda 15 Ağustos 2018 tarihinde Ankara'ya gelen Katar Emiri El Sani, Türkiye’ye 15 milyar dolar tutarında doğrudan yatırım yapacaklarını açıklamıştır. 17 Ağustos 2018’de iki ülkenin merkez bankaları tarafından 3 milyar dolar karşılığı TL ve Katar riyali cinsinden swap anlaşmasına imza atılmıştır. Bu tutar, 25 Kasım 2019’da 5 milyar dolara çıkarılırken 20 Mayıs 2020’de ise 15 milyar dolar olarak kararlaştırılmıştır. Son olarak, 7 Aralık 2021 tarihinde yedincisi yapılan Yüksek Stratejik Komite toplantısında, işlem tutarının kademeli bir şekilde önce 20 milyar dolara, ardından ise 25 milyar dolara kadar çıkarılması amacıyla teknik çalışmaların başlaması uygun görülmüştür.


Çok eski dönemlerden beri birbirini tanıyan ve uyum içinde çalışmaya gönüllü olan iki ülke yani Türkiye Cumhuriyeti ve Katar Emirliğinin, Ortadoğu bölgesindeki konumları itibariyle hem stratejik olarak hem de yer altı kaynakları açısından çok avantajlı oldukları görülmektedir. Türkiye’nin geçmişten gelen ve bitmeyen Batı ile olan mücadelesi, Katar’ın ise bölgesindeki sömürge haline gelmiş devlet ya da devletçikler gibi olmama mücadelesi sürmektedir. Bu yüzden de bu iki ülke ortak bir amaç etrafında bir araya gelebilmektedirler. Her iki ülke de sömürmeye aç ülkelerin hedefinde yer almaktadır. Birbirlerine olan destekleri biraz da bu sömürge düzenine başkaldırı olarak tanımlanmaktadır. Katar ile Türkiye arasında her geçen gün yükselen bir ivme ile ekonomik işbirliğinin arttığı görülmektedir. Katar sermayesi Türkiye’de çok önemli yatırımlar yapmış ve yatırımları sürekli olarak artmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında Türkiye-Katar ilişkilerinin hem geçmişten gelen bağlar hem de çevresel faktörler nedeniyle önemli bir karşılıklı bağımlılık oluşturduğunu söylemek mümkündür. Özellikle 2000’li yıllardan sonra Türkiye’nin izlediği denge politikaları sonucunda Türkiye’nin yeni müttefikler aradığı bir ortamda bu karşılıklı bağımlılığın hem ekonomik hem siyasi alanda önemli oranda arttığını söylemek mümkündür. Türkiye-Katar ilişkilerinin zaman zaman kırılganlık ve hassasiyet çerçevesinde azalıp arttığı durumlar da olduğu açıktır.


EBRU KAİN


KAYNAKÇA:

MURİÇ, Kübra, Türkiye-Katar İlişkileri Ve Bölgesel Dengeler, İNSAMER Araştırma 122, Ağustos, 2020.

YILDIRIM, Fatih, Osmanlı’dan Günümüze Katar-Türkiye İlişkileri, İslam Medeniyeti (Journal of islamic civilization), Cilt 7, Sayı 47, Mart, 2021.

KAYAOĞLU, Bilal, Ortadoğu Politikası Doğrultusunda Türkiye ve Katar İlişkileri: Ekonomik ve Ticari Temaslar (Turkey and Qatar Relations in the Middle East Policy Directions: Economic and Commercial Contacts) Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, Yıl: 2020, Cilt: 3, Sayı: 2, ss.464-475.

ERBOĞA, Abdullah, Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü, Ak Parti Döneminde Türkiye’nin Katar Ve Birleşik Arap Emirlikleri Politikaları, Aralık, 2020.

ÖZTÜRKLER, Harun, Katar Krizinin Ekonomi Politiği, ORSAM, Kırıkkale Üniversitesi, Temmuz-Ağustos 2017, Cilt: 9, Sayı: 81.

KINIK, Hülya, Türkiye’nin Çok Boyutlu Dış Politikasına Bir Örnek: Türkiye Katar İlişkilerinin Gelişimi, Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi (Journal of Peace Research and Conflict Resolution), Cilt 10, No 1, 2022.



Comments


bottom of page