EBRU KAİN
Her iş nevi ve kendi ekseninde önem arz eder.
Bunu o işin içindeki insanlar daha iyi bilir.
Önemsizlik kavramı ile herhangi bir iş konusu hiçbir zaman paralellik oluşturamaz.
Görevini, mesuliyetini bi hakkın icra etmek; hem işin değerini bilmek açısından hem de diğer insanlara ve geriden gelenlere örnek olmak, yanlış öğretilere yol açmamak açısından hayati bir husustur.
Tüm meslek kodları ve yaşam olguları bakımından devamlılık, kalıcılık ve muvaffakiyet açısından da bu durum çok kıymetlidir.
İşi iş olsun diye yapmak emeksiz karşılık demek ve sonucundaki kazanımların da haksızlıkla elde edildiği anlamını taşır. Sonrasında da yaşam içi sonu gelmez zincirleme kazalar…
Çünkü bereket olmaz, tat olmaz, işlevsiz ve değersiz bir emtiaya dönüşür.
Halbuki işin hakkı verilse; beraberinde o emeğin eşsiz bereketi, tadı-lezzeti, mutluluğu, birlikte yaşadığı veya eksenindeki insanları derinden etkiler ve huzurun iç derinliğine ulaştırır.
Yaşam olgusu içerinde bu döngüdeki hareket alanında, her fert kendine düşen vazifeyi değeriyle hitama erdirdiğinde büyük bir başarı elde edilmiş olmakla birlikte, segmentindeki insanlarla uluslararası arenada yarışı da kazanmış olur.
Ülkesi ve milleti adına da değerler bütününe dönüşmüş olur.
Geride kalınmadan, ileriye matuf planlar, programlar, hedeflemeler sağlanmış, ufkun engin hazinelerine yelken açılmış olur.
İki tıp öğrencisi düşünün; aynı fakülte, aynı bölümden mezun oluyorlar.
Öğrencinin biri eğitim sürecinde işin hakkını veriyor, öğreniyor, kendisini yetiştiriyor ve kendi alanında hayat kurtaran bir hekime dönüşüyor.
Diğer öğrenci de tıp mezunu desinler, doktor desinler misali fakülteyi bitiriyor doktor oluyor ama işin hakkını vermek adına bu alanda bulunmadığından, mesleği adına araştırma yapan, kendini geliştiren ve mesleği adına her daim kendini yenileyen diğer meslektaşlarının gerisinde kalıyor.
İşin hakkını vermek yeri geldiğinde hayat kurtarır, işi iş olsun diye yapmak ise yaşama dair değerleri yok edebilir.
Tüm işlerde mutlaka sürecin gerekliliğinden olması gereken zaman harcanmak zorunda.
Madem ki bu durum tek gerçek, neden zaman harcamışken hakkını vermeyelim? Neden zamanı anlamsızlaştırarak çöpe atalım?
Bunun kimselere bu zamana kadar bir faydası olmamış.
Tarihi tekerrür ettirmenin en güzel hali, işin hakkını verenleri örnek almak ve bu doğrultuda hareket etmektir.
S.M. Mali Müşavir EBRU KAİN
Comments