top of page
Ara

26 AĞUSTOS: TÜRK'ÜN ZAFER GÜNÜ

Güncelleme tarihi: 2 Mar 2023

26 Ağustos Tarihimizin iki büyük zaferinin yıl dönümüdür.


26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferinin 951. ve 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz'un 100. yıl dönümü kutlu olsun.


Ağustos ayı Türk Milletinin zafer ayıdır.


Osmanlı’nın doğu sınırlarını güvence altına aldığı Otlukbeli, isyanlara son veren Çaldıran, Ortadoğu’nun Türk hâkimiyetine geçtiği ve Anadolu’da Türk birliğinin sağlandığı Mercidabık, Orta Avrupa’da Türk hâkimiyetinin kurulduğu Mohaç zaferleri ve Büyük Taarruz ile başlayan 30 Ağustos Zaferi Türk milletinin Ağustos ayı içinde elde ettiği ve tarihin akışına yön verdiği zaferlerden bazılarıdır.


MALAZGİRT ZAFERİ:


Sultan Alparslan’ın önderliğinde ve liderliğindeki Türk Ordusu’nun, sayıca kendinden kat kat üstün olan Bizans Ordusu karşısında elde ettiği kahramanlık destanı olan Malazgirt Zaferi'nin 951. yılının onur ve gururunu yaşıyoruz.


Sultan Alparslan komutasında vatan yaptığımız bu topraklarda, 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Zaferi Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Aziz milletimizin Orta Asya'da başlayan kutlu yolculuğu Malazgirt Zaferi ile bambaşka bir boyut kazanmış, medeniyetlerin beşiği Anadolu, Türk milletinin hakimiyeti altına girmiştir.


"Bütün oba beylerine, köylere yaylaklara haberler salınsın. Milletimin erkekleri, kadınları kızları bilsinler ki, Çağrı Bey oğlu Sultan Alparslan, eğer bu çetin harpte yenilir ve milletinin namus ve şerefini koruyamazsa, hayat onun kendisine bile haramdır."

Sultan Alparslan


26 Ağustos 1071 Cuma günü öğleye kadar orduyu denetleyen ve kumandanlarına son direktiflerini veren Alparslan, Cuma günü öğle vaktinde ordusuyla birlikte Cuma namazını kıldıktan sonra “Ölürsem kefenim olsun” dediği beyaz bir elbisesiyle askerin karşısına çıkmış ve şöyle demiştir: “Ey askerlerim ve kumandanlarım! Daha ne zamana kadar biz azınlıkta, düşman çoğunlukta olarak böyle bekleyeceğiz? Ben, Müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur. Yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir Sultan, ne de emir alan bir asker var. Ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım. Benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.


Alparslan bu ünlü konuşmasının ardından ilk hücumu başlatmıştır.


Öğle vaktinden geceye kadar devam eden bu meydan muharebesinde Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Ordunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirilmiş, başta Bizans İmparatoru Romen Diyojen olmak üzere çok sayıda Bizans generali esir alınmış, askerlerin ancak bir bölümü karanlıkta dört bir yana kaçarak canlarını kurtarabilmiştir.


İslam, Bizans, Ermeni ve Süryani kaynaklarının belirttiğine göre, Sultan Alparslan İmparatora bir savaş esiri gibi değil, bir konuk hükümdar muamelesi yapmıştır. İki hükümdar arasında geçen müzakereler sonunda antlaşma imzalanmıştır.


Malazgirt Zaferi “bütün dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası” teşkil etmektedir. Bu zafer bütün Anadolu’yu Türklere açık hale getirmiştir. Türklerin tarih boyunca kazandığı sayısız muharebelerinden hiçbiri, istikballerine bu derece tesir edici mahiyette olmamıştır.

Türkler; Malazgirt Savaşı ile Yakın Doğu’da yeni vatan kurmakla kalmamışlar, İslam aleminin Hristiyan dünyasına karşı koruyucusu olmuşlardır. Çünkü; Malazgirt Meydan Muharebesi sadece iki ordu ve onların kumandanları arasında cereyan eden bir muharebe olmayıp, iki ayrı dünya ve medeniyeti karşı karşıya getirmiştir.


"Size öyle bir vatan aldım ki; ebediyen sizin olacaktır."

Sultan Alparslan


BÜYÜK TAARRUZ:


Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusu, 100 yıl önce bugün, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından birini yazarak, işgal güçlerini yurttan kovmak için bağımsızlık ateşini, Büyük Taarruz'u başlatarak yaktı.


Anadolu’nun işgalci olan Yunan ordusundan temizlenmesini gerçekleştiren bu büyük savaş (26 – 30 Ağustos), Başkumandan Mustafa Kemal Paşa önderliğinde şahsen yönetildiğinden dolayı “Başkumandanlık Meydan Muharebesi” olarak anılır.


Sakarya'da 22 gün 22 gece süren kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'u başlatmıştır.


Başkomutan Mustafa Kemal’in bu taarruzdaki asıl amacı; yok edici bir alan savaşı yaparak, düşmanı acele ve net bir netice alacak şekilde yerle bir etmekti. Yunan birlikleri arasında oluşan bağlantıları yok ederek savaşı bırakmalarını sağlamak ve Yunan’ı Anadolu’ya ayak bastığı yer olan İzmir’e geri göndermekti.


Büyük Taarruz, Türk Kurtuluş Savaşı’nın son adımı ve tarihi yükselişini oluşturmuştur.


Böylece, 30 Ağustos 1922 günü Yunan kuvvetleri yok edildi ve kesin zafer kazanıldı. Mustafa Kemal’in “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emriyle Yunanlılar takip edildi ve Yunan komutan Trikopis esir alındı. Son olarak 9 Eylül 1922’de İzmir’e girilip Türk hakimiyeti tekrar egemen oldu.


"Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır."

Mustafa Kemal Atatürk



“Geçmişi anmak insanlara mahsus bir iştir. Geçmiş ne olursa olsun bugün ve yarın için vereceği derslerle, göstereceği ibretlerle ihmaline imkan olmayan bir kitap, milletlerin güç kaynaklarından biridir. Bundan dolayıdır ki millete geçmişini unutturmak onu yok etmenin ilk şartıdır.” (Nihal Atsız)


Anadolu’nun Türk yurdu olmasını sağlayan Malazgirt Zaferi'nin bütün yönleriyle anlaşılması ve irdelenmesi geleceğimize ışık tutacak milli bir görevdir. 26 Ağustos 1071 ne kadar önemliyse 26 Ağustos 1922 tarihi de o kadar önemlidir. Biri Anadolu’nun kapılarını Türklere açmış, diğeri bu toprakları düşman işgalinden kurtarmıştır.


Sultan Alparslan bu topraklara “Yeniden biz geldik!” demiş. Mustafa Kemal Atatürk ise “Yine buradayız ve olmaya devam edeceğiz!” ifadesini dünya tarihine yazmıştır.


İki zaferimiz de kutlu olsun!


EBRU KAİN




Comments


bottom of page